Bir büyük maç daha geride kaldı. Maçın ardından aklımızda yine sorular kaldı. Peki ya umutlar? Onlar da hala yerinde mi? Ne yazık ki gittikçe tükeniyor umutlarımız. Semtte ikinci bir Yılmaz Vural sürprizi bekleniyor; ancak pek olumlu bir hava yok.
6. haftada FB, 8. haftada TS karşısında hiçbir direnç gösteremeyen takım, bu hafta sonu da kolay teslim oldu. Sadece BJK karşısında iyi bir mücadele ve -3 puan gidip gelse de- karşılığında alınan 1 puan vardı.
Hedefsiz Hagi'nin bitkin takımında tehlike yaratacak tek adam Pino'ydu. Barış ve Henrique'li savunma bu hızlı ve çevik adam karşısında çok zorlandı. Bizim takımda ise Dimitrov'u aradı gözler. Onun yerine haftalar sonra formaya kavuşan Korhan'la tamamlanmıştı 11.
Topu ayağında tutan sarı-kırmızılılardı ve bekledikleri gol, olağan bir sağ kanat hücumundaki ortada Kewell'ın kafasıyla geldi. Kewell golü atarken Pino, Keller'in markajındaydı. Barış ve Henrique de fazla iyimser olunca Kewell tam da ikisinin ortasındaki boşluktan kafayı vurdu. Daha sonra Ersen sakatlandı ve yerine tribünden gelen alkışlarla Gökhan girdi. Sonra tek pozisyonumuzu Hüseyin'in ortasında golcülükten yoksun Yekta'nın üst ağlara aşırttığı topla harcadık. Hemen ardından, Servet'in yokluğunda onu hatırlatan basit bir uzun top çıktı savunmadan. Barış hata yapınca Pino golü koklamakla kalmadı ve topu ağlara gönderdi: 0-2.
2. yarı beklediğim değişiklik Korhan'ın çıkması, yerine forvet oyuncusu girmesi ve Yekta'nın sol kanada geçmesiydi. Korhan çıktı ama yerine sol beke Ergün girdi, Sancak öne geçti. Bu yarı topla oynayan Paşa'ydı; ancak aradaki fark skordu. Topla oynamanın sonunda gole gitmek için acele gerekiyordu ve doğal olarak bu, rakibe kontra-atak şansı sunabilirdi. Rakibin bulduğu geniş alanlar kaçırdıkları goller kadar şaşırtmadı. Hagi, Barış'ın yerine Insua'yı aldı. Insua sol beke geçince Hakan orta alana geldi ve birkaç dakika sonra sağdan gelen ortada kafa ile 3. golü kaydetti. Kalan dakikalarda Hagi'nin değişiklikleri oyunu tutmaya yönelikken; Yılmaz Vural'ın değişikliği sakatlanan Tjikuzu'nun yerine sakatlıktan henüz çıkan Sarmov'u almak yönünde oldu. Ve son 20 dakikası bitse de gitsek eziyetine dönen bir maç sona erdiğinde 4 maç sonra mağlup olduk.
Oyunun genelinde maça iyi hazırlanamamış bir takımımız vardı. Sol açıktaki boşluktan ilk golü yedik. Hocanın 11 tercihinde orayı dolduramaması ve maç içinde bunu fark edememesi hataydı. Esas hatası da haftalardır yaptığı gibi Yekta'yı 2. forvet olarak oynatmasıydı. Maçtan sonra "Yekta 1-1'i kaçırdı, top döndü gol oldu." derken Vural bu yanlışı fark edebilmiş miydi? Sanmıyorum... Ersen sakatlanınca Gökhan Güleç'in şans bulması, taraftara bir gerçeği göstermeli. Bu oyun sisteminde Ersen'in alternatifi yok. Dolayısıyla ya sistem değişecek ya da başarılı bir pivot santrafor alınacak.
Rakibe top oynattığımız zaman gol yemek kaçınılmaz. Son 5 maçta öne geçip sadece 1'ini kazanmamız ve GS karşısında oyunu kabul etmemiz net bir şeyler ifade ediyor. Kasımpaşa topu çevirdikçe, gol aradıkça ve rakibi geride beklemedikçe daha etkili ve olumlu sonuçlar elde ediyor. Ne zaman öne geçip skoru korumaya çalışırsa savunma yapamıyor ve istenilen sonuç çıkmıyor. Tek istisnai durum, top çevirip gol ararken rakip çok iyi ve kaliteli bir ekipse oyuna hükmetmek de olumlu sonuç vermiyor.
Matematiksel hesaplara bakarsak; ilk yarıyı Bursaspor ve Eskişehirspor maçları ile sonlandıracağız. 8 puanla bitecek ilk yarının ardından takımı, Yılmaz Vural mucizeleri bile kümede tutamaz. Hedef 6 puan olmalı, her puanın işe yarayacağı bilinmeli. Sanırım bir golcü alınacak. Ancak golcünün yanı sıra Koray stilinde bir defans, Murat Erdoğan gibi oyunu yönlendirecek bir orta saha oyuncusu şart! 1.5 sezondur yapamadığımız takım savunmasını ligin 2. yarısında yapacağımızı beklemek hayal olur. O yüzden küçük-büyük maç fark etmeden her takımı yenebilmeliyiz. Ama diğer yandan kümede kalma yolundaki rakiplere kaybetmemenin önemi de kavranmalı.
Ne yazık ki her hafta kötüye giden puan tablosu taraftarı üzmeye devam ediyor. Üstelik tünelin sonunda bir mum ışığı bile görünmüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder