6 Şubat 2011

Teşekkürler

Takım kadrosu anons edildiğinde aramızda mutabık kaldığımız önemli bir konu da kadro tercihinin yerinde olduğuydu. Eldeki malzemeyle Fuat Çapa ideal 11’i sürmüştü sahaya. Belki zorlasak Hüseyin Kala’nın yerinde Varela’yı isterdik.

Takım maça hırslı başladı. Elden geldikçe top tutuluyor, rakip kaleye gol için gidiliyordu. Santraya durgun giren taraftar da 5. dakikadan itibaren uyandı adeta. Dakika 10’da Ersen sezonun en iyi performansını göstereceği maçta golü attı: 1-0. Herkes iyi biliyordu ki bu maç 1-0 bitmezdi, 2. gol atılsa iyi olurdu. Golle uyanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi beraberlik için daha etkili oynamaya başladı. Ancak maçın ilk 20-25 dakikasında Kasımpaşa istekliydi ve rakibe pek şans vermedi. 25. dakikada İbrahim Akın’ın soldan başarıyla getirdiği pozisyonda ortaya çevirdiği topu Holmen ağlara gönderdiğinde Paşa tribünlerinde yenilen basit golün şaşkınlığı vardı.

2. yarı başladığında skor 1-1’di ancak geçen dakikalar umut vaat etmiyordu. 51’de Gökhan Ünal’ın attığı gol, heyecanı hüzne dönüştürmeye yetti. Oyun kontrolünü tamamen ele geçiren Belediye, 69’da Gökhan’ın Ali’ye attırdığı golle galibiyeti perçinledi: 1-3.

Paşa’da Ersen ve Sarmov dışında gününde oyuncu yoktu. 11’e tekrar giren Dimitrov ile birlikte Gökhan Güleç hayal kırıklığından ibaretti. Abdullah Avcı’nın 4-3-3 dizilişini 4-1-4-1 olarak kurguladığı kadroda İbrahim Akın her iki kanatta da etkili olurken Ali Güzeldal da sağdan tehlikeli ataklar geliştirdi.

70’ten sonra oyunun yanı sıra skor da artık mağlubiyetin habercisiydi. Ancak tribünlerde tepki yoktu bu kez. Neden? Gaziantepspor karşısında bile 1-0 geride götürülen maçın son 10 dakikası toplu halde protestolar vardı; hem oyunculara hem de yönetime... Peki ne değişti de, aradan geçen 2 haftada (hatta bu kez skor 3-1’ken) herkes sanki ligde orta sıralarda iddiasız bir takımın taraftarı gibi tezahüratlarla meşguldü?

Sezon başında sebebinin hala bilinmediği 3 oyuncunun gönderilmesi değil miydi bizi 8 puana mahkum eden? Golcü sıfatına layık, kalede güven duyabileceğimiz, orta alanda takıma yön verecek oyunculara sahip olamamamız değil miydi bize havlu attıran? Devre arasında sadece sıradan bir stoper almak neyin çözümüydü? Yılmaz Vural “Kümede kalmamız için birkaç oyuncu istedim, anlaşamadık.” diye üstüne basa basa giderken yönetimin çaresizliğini, pervasızlığını neden göremedik?

Ya da unutun tüm bu soruları, başkan gerçekten büyüktü de ben mi göremedim? Teşekkürler başkan, teşekkürler yönetim… Geçen yılın en sempatik takımını ezile ezile son sıraya mahkum ettiğiniz için… Teşekkürler büyük taraftar, yönlendirilen bir kitle olduğunuz için… Bu umursamaz yönetilişe tepki koyamayan herkese benden teşekküler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder